Nusrettaki yıllardır bir metalin büyüsüne kapılmış savruluyor. Serüvenimizin başladığı Erzurum’da parıltısına aşık olduğumuz ve o aşkla işlemeye doyamadığımız bir metalden bahsediyoruz… "Altın"
Tarih boyunca en kıymetli metaller arasında sayılan Altın kimyada Au sembolü ile gösterilen yumuşak parlak sarı renkte kimyasal bir element. Altının periyodik cetveldeki Au sembolü latince aurum kelimesinin kısaltılmışı, aurum sa ışıldayan- parlayan demek. Parlak sarı rengi, asitlere karşı dayanıklılığı, doğada serbest halde bulunabilmesi, kolay işlenebilirliği ve olumsuz koşullardan etkilenmeyişi insanların ilkçağlardan beri altına ilgi duymasına neden olmuş. İnsanoğlu böyle işte efendim, gösterişe düşkün…
nusrettaki'nın altın mücevher modellerini incelemek için tıklayınız.
Altın dertsiz tasasız bir metal, öyle kolay kolay hava, su, ter, deterjan vb. negatif unsurlardan dolayı hasar görmez. Kendisi öyle her şey ile tepkimeye girmeyi tercih etmiyor yani… En rahat çalışılabilen metal olarak kalemle işlenerek, dövülerek, oyularak, kabartılarak kısaca her türlü fiziksel şiddete ;) maruz bırakılarak o takmaya, bakmaya doyamadığınız takılar haline getirilerek kullanılmakta mücevher sektöründe. Altın saf halde iken rahatlıkla biçimlendirilebilir. Örneğin 10 g altın dövülerek 11 m²’lik ince bir levha veya çekilerek 570 m uzunluğunda ince bir tel elde edilebilir.
Kuyumculukta biz altını öyle saf, yalnız kullanmıyoruz tabi… Çünkü saf altın nispeten daha yumuşak olduğundan şekillendirmesi ve kullanımı oldukça zahmetli. Zaten saf diye nitelendirdiğimiz altında %99,9 saflıkta, %100 saf altın piyasada bulunmuyor. İşte tüm bu nedenlerle altın içine gümüş, bakır, çinko vb elementler eklenek alaşım halinde kullanılıyor. İçindeki farklı materyallerin oranı sertlik, güç, ısıya dayanıklılık açısından işlenilebilirliğin kontrolünü sağlıyor.
Altına gümüş eklenen alaşımlar genellikle %75 altın ve %25 gümüşten oluşmaktadır. Beyaz altın elde etmeyi sağlayan altın nikel karışımında ise %80 altın, %15 nikel, %3 çinko ve %1 bakır bulunur.
İşte şimdi tam bu alaşımlar konusundan sonra alaşım yüzdeleri ve saflıkla ilgili olan ; altının ‘’ayar ‘’ meselesi var. Hani herkesin bir kafası karışıyor ya… Biz aydınlatacağız şimdi siz hiç merak etmeyin :)
Ayar dediğimiz altının saflık derecesi aslında. Ülkemizde ayar olarak adlandırılırken dünyada bu terimin karşılığı: karat. Karat hem altının hem de elmas ve diğer kıymetli taşların ölçümünde kullanılan bir birim. Elmas da kullanımından detaylı bahsedeceğiz elbet ama şimdilik, 24 ayar bir altının 24 karat altın ile aynı olduğunu bilmeniz yeterli… Aşağıda altının ayarına göre içinde bulunan saf altın miktarı yüzde olarak gösterilmiş
Altın Ayarı |
24 |
22 |
18 |
14 |
10 |
9 |
8 |
Altın Miktarı |
%99,5 |
%91,6 |
%75 |
%58,5 |
%41,7 |
%37,5 |
%33,3 |
Diğer Metallar |
%0,05 |
%8,4 |
%25 |
%41,5 |
%58,3 |
%62,5 |
%66,7 |
Milyem İfadesi |
995 |
916 |
750 |
585 |
417 |
375 |
333 |
Birde sektörde kullanılan "milyem ifadesi" var….Milyem, alaşım içindeki altın miktarını binde oranı ile ifade eden bir ölçü birimi. İşin ilginç tarafı, 1 gr has ( 24 ayar altın ) piyasada %99,9 saflıkta da olabilir, %99,5 saflıktada olabilir. Genelde 24 ayar işlenen takılar %99,5 saflıkta yani 995 milyemdir.
Bu ifade takıların üzerinde gördüğünüz ayar damgalarında kullanılır. Damga da gördüğünüz 750 sayısı onun 18 ayar olduğunu ifade eder. Tabi tercihe göre damgalarda direk ayar 18K şeklinde de ifade edilebilir.
Altını ölçmede kullanılan bu farklı sistem yaklaşık bin yıl evvelki Almanların Mark isimli bir altın parasından kaynaklanmaktaymış. Tamamen saf altından yapılan bu para 48 grammış ve elmas ölçü biriminde ağırlığına göre 24 karat ediyormuş. Sonradan içine başka maddeler karıştırıldıkça içindeki altın miktarına bağlı olarak karat ölçüsü düşürülmüş.( karatın bir birimi 200 mg ‘a denk gelmektedir)
Ülkemizde, düğünlerde takılan bilezikler, çeyrek yarım ve tam cumhuriyet altını 22 ayar yani 916 milyemdir. Pırlantalı takılardan montür olarak genellikle 14 veya 18 ayar altın tercih edilir. Elmas ürünlerde ise tercih edilen 8 ayar altındır.
Ayar meselesinden sonra ikinci merak edilen konuda altının rengi… Bazen altının o muhteşem parıltısı tonlara dağılır.. Kırmızısı var, beyazı var, yeşili var..
Altının alaşım şeklinde kullanımı onun rengini de etkilemekte. Altına gümüş karıştırıldığında yeşilimsi renkte altın, nikel veya platin eklendiğinde beyaz altın, çinko eklenirse sarı altın, bakır eklendiği takdirde ise bakırın oranına göre koyu sarıdan kırmızıya kadar bir renk elde edilir. Halk arasında sarı altın adı verilen kuyumculuk sektöründe ise yeşil altın denilen altında gümüş karışımı vardır. Beyaz altında ise ilk üretildiğinde mat ve kirli renge sahipken rodyum kaplanarak parlak beyaz renk verilir. Zaman içinde beyaz altın eski parlaklığını yitirebilir.
Yeşil-Sarı Altın: 14 ayar ve daha küçük ayarlarda olur. Altın + diğer metal olarak gümüş kullanılır. Ya da diğer metal olarak özel alaşımlar kullanılır.
Beyaz Altın: 24 ve 22 ayar hariç tüm ayarlar için uygulanabilir. Altın + diğer metal olarak platin ya da özel beyazlatıcı alaşımlar kullanılır. Beyaz altın, altının sarı renginin baskısından dolayı sarımsı beyaz olarak çıkar, daha sonra cila ve rodyum ile pırlanta ürünlerde gördüğünüz beyaz metal görüntüsü ortaya çıkar.
Kırmızı-Pembe Altın: 24 ayar hariç tüm ayarlar için uygulanabilir. Altın + diğer metal olarak bakır ya da özel pembe, kırmızı alaşımlar kullanılır.
Son olarak sizlere tavsiyelerimiz var.. Zaman zaman altının ayarından şüphe duymuş olabilirsiniz, veya altın mı değil mi emin olamadığınız durumlar olabilir. Altının gerçekliğini test yöntemlerinden bazıları…
Bunu anlamanın ve güvenmenin en basit yolu ayar ve patent damgalarıdır. Yüzük, bilezik, kolye ve benzeri takıların içerisinde veya klips bölgelerinde damgalar bulunur. Marka patent damgası her altın üzerinde yer almayabilir fakat altının kaç ayar olduğuna dair “Ayar Damgası” mutlaka yer alması gerekir. Ayar damgalarından bahsettik zaten artık şaşırmazsınız :)
Yani sözün kısası üzerinde ayar yazmayan altının sahte olma olasılığı oldukça yüksektir. Fakat her üzerinde ayar yazmayan altın da sahte anlamını taşımaz. Damgalar, kullanımdan kaynaklı olarak fazla yıpranmış ise zaman içerisinde silinebilirler.
Bir başka yöntem ise şüphe duyulan altının içerisine inmek. Yani altını sert bir cisimle çizip dış renginin kaplama olup olmadığını anlayabilirsiniz. Eğer içerisinde farklı bir renk barındırıyorsa bu durum da altının sahte olduğuna işarettir. Altını parçaya bölerek te iç rengine bakabilirsiniz.
Altının ayarını anlamak için kuyumcuların tüm bunlardan başka bir yöntemi var tabi ki oda ‘’ Mihenk Taşı’’… Hemen hemen her kuyumcunun mağazasında bulundurduğu “Mihenk taşı ve altın ayar asitleri” vardır. Bu yöntemde altın, mihenk taşına sürtülerek bir çizgi oluşturulur. Ardından bu çizilen çizgi üzerine asit damlatılır. Eğer asit döküldükten sonra oradaki çizgi silinip yok oluyorsa ayar daha düşüktür veya altın değildir anlamına gelir.
Kuyumculuk sanıldığının aksine sadece sanatçılık, yaratıcılık işi değildir. Sanatçılığın yanında derin bir bilimdir. Alaşımlar, yüzdeler, metaller size kimyagerlik diploması aldırır vallahi :)
Dileriz bundan sonra ki alışverişleriniz için yararlı bilgiler verebilmişizdir.
Kuyumcu bilimi sanatla harmanlayandır… Metale estetik ve hayat verendir… nusrettaki bu mesleği yaşatmaya devam edecek..