Tesbih modellerimizi incelemek isterseniz tıklayınız.
İmame ve püskül modellerimizi incelemek isterseniz tıklayınız.
Tespih altın çağlarını yaşıyor şu sıralar… Adına ticaret siteleri bile kuruldu. Sektörde insanlar akıllarına gelen her yuvarlak taneden hemen tespih diziyor, uçlarında da (imame-püskül dediğimiz kısımlarında) diledikleri sembolleri kullanarak çeşitlilik oluşturuyorlar.
Biraz şaşkınız haliyle çünkü bunca yıl kuyumculuk ağırlıklı olarak bayanlara hizmet etti, 1942’den bu yana var olan tecrübemizin ışığında sektöre bakarak rahatlıkla söyleyebiliriz ki erkeklerin böyle yoğun ilgisiyle ilk kez karşı karşıyayız. Sanırız ki artık devir erkeklere hizmet devri…
Tabii yıllarca tasarımcısından imalatçı ve satışçısına kadar erkek egemen bir sektörün erkeklere yönelik çalışmalara bu kadar geç başlamasını neye yorsak bilemiyoruz da teorilerimiz çok… Mesela kuyumculuk sanatının bu erkek egemen sanatkarları, zarif tasarımlarının ancak zarif bayanlar tarafından taşınabileceğini düşünmüş olabilir mi veya belki de aşktır onları sadece bayanlar için çalışmaya yönelten, sonuçta karşı cinse duyulan ilgi her zaman, her sektöre yön verebilen bir duygu olmamış mıdır?
Nedenleri ne olursa olsun sektörün sonuçta yeni bir döneme girdiği kesin o yüzden sizi kendi teorilerimizle daha fazla boğmayalım konuya dönüyoruz… Evet, erkek aksesuarları özelliklede erkeklerin ‘’erkeklik göstergesi’’ olarak kabul ettikleri tespih sektörün dilinden düşmüyor. Genellikle akik, altın, gümüş gibi madenler, hayvanların boynuz, kemik ve dişlerinden ya da sert, hoş kokulu ve elyafı güzel olan ağaçlardan üretilmekte olan tespih Allah'ın sıfatlarını tesbih ederken sayı saymak için kullanılan ve 33 veya katları kadar boncuk tanesinin ipe dizilmesiyle meydana gelen halkaya deniliyor. İslami alışkanlıklardan biri olarak bilinse de sadece İslam dinine özgü değil aksine pek çok dinde kullanılıyor. Tespihin 11, 33 ve 99 taneli olanları Müslümanlar, 108 taneli olanı Budistler tarafından kullanılıyor mesela.. Papaysa 1596 yılında ki yazısında Müslümanların Avrupa'ya tespihi getirdiğini yazmış, yani Hıristiyanlıkta da tespih kullanımı varmış. Hatta İlk Hristiyan tesbihleri 33 taneli olup bu 33 tane İsa Mesih'in bu dünyada 33 yıl ömür sürmesini hatırlattığı için kutsal sayılmış.
Hz.Muhammed (S.A)’in tespih kullanımıyla ilgili net bir bilgi yok sadece el iç parmaklarıyla Allah’ın sıfatlarını tespih ettiği bilinmekte. Günümüzdekilere benzer tesbihin ise Hz.EbuBekir döneminde ilk defa kullanıldığı sanılıyor.
Tesbih çekmek: baş ve işâret parmaklarının orta parmak üzerine yerleştirilen tesbihin tânelerini bileğe doğru hareket ettirmesiyle senkronize olarak Allah’ın Güzel İsimleri’nden birini içinden ya da sesli olarak her bir tanede tekrarlamak anlamında kullanılmakta ve namazı tamamlayan bir ayrıntı olarak çok önemli. Tabi bir Müslüman bu sayıyı tespih taneleri ile değil, parmakları ile de belirleyebilir.
Tesbihle ilgili olarak çeşitli menkıbeler de ileri sürülmüş. Bunlardan en yaygın olanı, Veysel Karânî’ye atfedilerek anlatılanı. Hadiseye göre, Veysel Karânî, Yemen’de Hz. Muhammed (S.A)’i bulmaya gelir. Ancak, kendisini bulamayınca çok üzülür. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz’in Uhud Savaşı’nda kırılmış olan dişini alır. Bu arada kendi dişlerinin hepsini de çektirip bir ipe dizer. Böylece ilk tesbihin ortaya çıktığı varsayılıyormuş. Hatta bundan ötürü Veysel Karanî tesbihcilerin piri sayılmaktaymış.
Tesbih başta da belirttiğimiz gibi, ilk kullanımından günümüze kadar şeklen ve yapım olarak çok değişik aşamalar geçirmiş ve tesbih bir sanat eseri olarak ilk defa Türkler tarafından işlenmiş. Tesbihlerin en güzelleri ise Türkler tarafından bilhassa İstanbul’da yapılmış. Araplar ve İranlılar bununla pek meşgul olmamış, Arabistan’da yapılan tesbihler ise estetikten uzak ve sade kalmışlar.
Gelelim tespih parçalarına…Yazının başında öyle basit anlattığımıza bakmayın, detaylarda gizli belli başlı birkaç parçadan oluşan bir sanattır tespih dizmek… Şimdi bahsedeceğimiz her bir parçası ayrı bir ustalık ister.!
Tan (habbe): Yazının başında yuvarlak diye adlandırdığımız kısım. Tabi ki bu kadar basit değil… Tesbihi tesbih yapan asıl unsurlardan biri. nusrettaki olarak bizde size gümüş malzemeler ve doğal taşlar kısmında pek çok habbe seçeneği sunuyoruz. İncelemek için tıklayınız.
Nişane (işaret/durak): 99’luk tesbihlerde, birinci ve ikinci 33’lük gruplardan sonra konulan tane oluyor kendisi. 99’luk tesbihlerde 2 adet kullanılırken 33’lük tesbihlerde ise nişanenin yerini, pul olarak tabir edilen küçük yassı, mercimeğe benzer iki tane alıyor. nusrettaki gümüş malzemeler bölümünde ayıraç olarak geçen parçaları inceleyebilirsiniz.
İmame ve düğüm tanesi: İmame, tesbihin iki ucunu birleştiren yassıca taneye verilen ad. İki yandan gelen ipler imameye, ya ortadaki tek delikten ya da alt yanlarda açılmış iki ayrı delikten sokuluyor ve yukarı uçta tek bir delikten çıkarılıyor. Bazen imamenin alt ucuna yakın boğum üzerinde torna sırasında yapılmış hareketli bir halka da bulunuyor. İmameden çıkan ipler düğümlenerek düğüm tanesi (takoz, kilit, fren) denilen küçük parçanın içine sıkıştırılıyor. Düğüm, imamenin hemen üzerinde bulunup, yukarı kaymasını engelliyor.
Bir tespih ustasının ustalıklığını gösterdiği temel parçalardan biridir imame ve nusrettaki gümüş malzemeler arasında 50’den fazla çeşit imame modeli bulundurmakta… İncelemek için tıklayınız.
Tepelik (Hatime): Tesbihin ucunda püskül değil de kordon kamçı varsa, bu kamçının en üst ucunda tesbih ustasının zevkine göre yapılmış bir parça bulunuyor. Bu parçaya tepelik ya da hatime denilmekte.. Tepelik seçeneklerimiz de mevcut tabi ki. İncelemek için tıklayınız.
Kamçı (Püskül): İmamenin üst ucuna bağlanan ibrişimden, ipekten, gümüş ya da altın tellerden yapılmış püsküller. İmame uzadıkça, tesbihler güzelleşir. Genel olarak kamçı üzerinde 3-4 adet tane bulunuyor. Bu taneler, tespih taneleriyle aynı formatta olmakla birlikte genellikle daha küçük çapta olurlar. Püskül konusunda da yine iddialıyız, nusrettaki gümüş malzemeler bölümüne ve kazaz püsküllerimize bir göz atın diyoruz.. İncelemek için tıklayınız.
Ayrıca Tesbih modellerimizi incelemek isterseniz tıklayınız.
Sonuç olarak vardığımız nokta şu ki tespih sanatı, elle tek tek dizilen, her bir parçası ayrı bir ustalık gerektiren çok özel bir sanat ve menşei ne olursa olsun İslam alemine mal olarak Türkler tarafından işlenerek geliştirilmiş. Dolayısıyla da yaşatılmalı ve korunmalı.
Sizde bu sanat dalına özenip, kendi tesbihinizi yapmak isterseniz yeni bir kampanya başlattık, yukarda yazılı parçalardan uygun fiyatlarla seçip, alıyorsunuz biz dizip düğümleyip size gönderiyoruz. Madem devir erkeklerin o zaman haydi bakalım beyler… Fikirlere,taleplere açığız. İstanbul beyfendileri zamanında tesbihsiz dışarı çıkmazlarmış madem sizin neyiniz eksik değil mi ama ? :)